Edebiyat Dünyamız - Bütün Eserleri 1




Stok Sayısı : 1
  • 31,50TL

Okuyucularıma, bu yazıda, hepsinin tanıdığı bazı meşhur simaları ilk olarak nerede gördüğümü, nasıl gördüğümü yahut da çoğu uzaktan olan bu tanışmalara ait bazı unutulmaz hatıraları anlatacağım. Bu hatıraların birincisini son yıllarda kendinden pek çok bahsedilmiş olan Recep Peker'e ait olanı teşkil etsin. Atatürk henüz sağdı. Ya 1936 sonlarıydı, ya 1937 başları. Ankara'da Carmen adında biraz fazla mütevazı bir meyhane vardı. Akşamdan akşama eşle dostla o meyhaneye gider, Allah ne verdiyse idare etmeye çalışırdık. Recep Peker o sıralarda ya bir vekillikten düşmüştü yahut başka bir mühimce mevkiden. Her ne ise; bir akşam yine bu meyhanede, şair Melih Cevdet ve Oktay Rifat'la birlikte bir hayli içtik. Vakit geç olmuştu galiba. Kalkmak üzereydik. Bir de baktı k, şöyle ileriki masalardan birinde tek başına Recep Peker oturuyor, Önce pek ihtimal vermedik. Öyle ya, koskoca Recep Peker müşteri olarak bu alelade meyhaneye gelir de oturur mu? Ya sarhoşluktan öyle görüyoruz dedik ya meyhanenin dumanı, havası gözlerimizi bulandırıyor. Yahut da bu zat Recep Peker'e pek benzeyen bir başka, zattır. Ama merakımızı da bir türlü yenemiyorduk. Zaten kalkmak üzere olduğumuzu söylemiştim... Kalkarken onun masasının önünde bir parça durur, daha dikkatlice bakar, kim olduğunu görürüz dedik. Kalktık. Masasının önünden geçince baktık, sahiden Recep Peker. O zaman içimizden biri kendini tutamadı. - Eğer, dedi, sen Recep Peker'sen böyle bir meyhaneye gelmekle büyük bir tevazu göstermişsin. Bunu hiç bir zaman unutmayacağız. Yaşa! Varol! Bu yaşalarla varolların ardından içinde vatan millet lafları geçen, büyük büyük nutuklar gelecekti. İşi yine Recep Peker önledi. - Aman, çocuklar! dedi, nümayiş olmasın. - Hayır, dedik, biz bu demokrat adamı birer defa öpeceğiz. O ise, durmadan…

Okuyucularıma, bu yazıda, hepsinin tanıdığı bazı meşhur simaları ilk olarak nerede gördüğümü, nasıl gördüğümü yahut da çoğu uzaktan olan bu tanışmalara ait bazı unutulmaz hatıraları anlatacağım. Bu hatıraların birincisini son yıllarda kendinden pek çok bahsedilmiş olan Recep Peker'e ait olanı teşkil etsin. Atatürk henüz sağdı. Ya 1936 sonlarıydı, ya 1937 başları. Ankara'da Carmen adında biraz fazla mütevazı bir meyhane vardı. Akşamdan akşama eşle dostla o meyhaneye gider, Allah ne verdiyse idare etmeye çalışırdık. Recep Peker o sıralarda ya bir vekillikten düşmüştü yahut başka bir mühimce mevkiden. Her ne ise; bir akşam yine bu meyhanede, şair Melih Cevdet ve Oktay Rifat'la birlikte bir hayli içtik. Vakit geç olmuştu galiba. Kalkmak üzereydik. Bir de baktı k, şöyle ileriki masalardan birinde tek başına Recep Peker oturuyor, Önce pek ihtimal vermedik. Öyle ya, koskoca Recep Peker müşteri olarak bu alelade meyhaneye gelir de oturur mu? Ya sarhoşluktan öyle görüyoruz dedik ya meyhanenin dumanı, havası gözlerimizi bulandırıyor. Yahut da bu zat Recep Peker'e pek benzeyen bir başka, zattır. Ama merakımızı da bir türlü yenemiyorduk. Zaten kalkmak üzere olduğumuzu söylemiştim... Kalkarken onun masasının önünde bir parça durur, daha dikkatlice bakar, kim olduğunu görürüz dedik. Kalktık. Masasının önünden geçince baktık, sahiden Recep Peker. O zaman içimizden biri kendini tutamadı. - Eğer, dedi, sen Recep Peker'sen böyle bir meyhaneye gelmekle büyük bir tevazu göstermişsin. Bunu hiç bir zaman unutmayacağız. Yaşa! Varol! Bu yaşalarla varolların ardından içinde vatan millet lafları geçen, büyük büyük nutuklar gelecekti. İşi yine Recep Peker önledi. - Aman, çocuklar! dedi, nümayiş olmasın. - Hayır, dedik, biz bu demokrat adamı birer defa öpeceğiz. O ise, durmadan…

Yorum Yap

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi

Etiketler: Edebiyat Dünyamız - Bütün Eserleri 1, Orhan Veli Kanık, Bilgi Yayınevi